• Süleyman Nazif Bey’in; “Mustafa Kemal Paşa” itirafı

    “Büyük Kurtarıcı” (Müncî-i Azam) Muharriri; Süleyman Nazif Gazi Mustafa Kemal Paşa, düşman ayağı ile çiğnenmekten kurtardığı şehirlerden birinde: Adana Belediye dairesinde iki gün evvel; en güzel nutuklarından birini söyledi. Umumi şükranı Büyük Kurtarıcı’ya bir kere daha bildiren Belediye Reisi’nin nutkuna; Paşa irticalen cevap verirken: “…Milli davamızda benim de mesaim geçmişse ve bu mesaide; kuvvet, icraat ve muvaffakiyet varsa; bunu şahsıma ithaf etmeyiniz. Ancak ve ancak bütün milletin manevi şahsına atfediniz..” Pek soylu bir alçakgönüllülükle söylenmiş olan bu sözde; hakikatle tevazuunun ne derecelerde mündemiç bulunduğunu burada tarafsızca tetkik etmek isterim. Felsefe-i Askeriye’yi tamamıyla anlamış olan Von der Goltz; Millet-i Müselleha adıyla dilimize de tercüme edilen meşhur eserinde diyor ki: Bazen kabiliyet-i…

  • Mustafa Kemal Atatürk, Cevat Abbas Gürer, Kazım Özalp, Kılıç Alı, Rusuhi Ersavaş

    Atatürk Anadolu’ya Bandırma Vapuru ile gitmemiş!..

    Atatürk’ü Anadolu’ya götüren gemi:“Kırık dökük bir vapur eskisi”İNEBOLU VAPURU.. Bilginin kaynağı; Atatürk’ün bizzat kendisi. Atatürk’ün Yaveri Cevat Abbas Gürer ve Yunus Nadi’nin Cumhuriyet’te yayımlanan başmakalesi… Bkz: Cumhuriyet gazetesi, “Gazi İstanbul’da, 2 Temmuz 1927, s. 2. Yunus Nadi’nin Cumhuriyet’te Yayımlanan Başmakalesi: “Gazi bilhassa son on, on beş senelik hayatının pek çok safhalarında yar ve yaveri olan muhterem Bolu Mebusu Cevat Abbas Bey, dün Reisicumhur’u İstanbul’a isal eden Ertuğrul Yatı etrafında, hakikaten akıllara veleh (şaşkınlık) verecek dereceleri bulan tezahürat içinde ikide bir bize hep: – Şu ulvi ve muhteşem levhaların yanı başında, bir de İnebolu Vapuru ile Anadolu’ya gidişimizi koymalı, bu işin manası o zaman daha iyi, en iyi anlaşılır… Diyordu. Sekiz…

  • İş adamı İnan Kıraç’a Açık Mektup:

    Mektubuma başlamadan önce küçük bir açıklamada bulunmak istiyorum. Açık mektup bir şahıstan diğerine yazılmış olsa da, mektubun asıl muhatabı halkımızdır. Araştırmacı ve yazar olarak bizler, tıpkı basın mensupları gibi halkımızı bilgilendirmek için uğraş veriyoruz. Bu açık mektup sadece gizli kalmış bir gerçeği ortaya çıkarmak ve Ata’mızın hatırasına sahip çıkmak amacıyla yazılmıştır. Başkaca bir gayesi yoktur ve olamaz… Sayın İnan Bey merhaba, Mektubumun konusu Atatürk tarafından Cumhuriyet gazetesine gönderilen İbrahim Çallı imzalı kayıp paha biçilmez sanat eserleridir. 28 Şubat 2017 tarihinde; Prof. Dr. Emre Kongar’a bu konuda bir açık mektup yazdım. (Söz konusu mektup aşağıdadır) Muayyen bir süre bekledim. Ancak Emre Bey veya hiçbir gazete yetkilisi; halkımıza yanıt ve açıklamada bulunmadı.…

  • Sözcü gazetesinde hırsız var!..

    Efendim; Sözcü gazetesindeki hırsızıma yazdığım şu açık mektubuma başlamadan önce bir açıklamada bulunayım. Bilindiği üzere yazılı basında ve medyada boy gösteren çok sayıda fikir fedaisine sahibiz. Hemen her konunda uzman geçinen ne allame tipler türedi. Fikir fedaileri hiç ara vermeden çalışıyor, çalıyor, çırpıyor!.. Başkalarının eserlerinden bilgi aşırmak suretiyle köşe dolduranların da sayısı çok. Bu yazılar bir süre sonra kitap haline gelip marketlerde de karşımıza çıkıyor. 2005 tarihli, Şahabettin Harput imzalı FETÖ Kitap Yasağı, sayesinde dönen dolap; fikir fedailerinin velinimetidir. 1, 2 liralık baskı bedelli kitapları; 25, 30 liradan okura satmanın teminatı FETÖ Kitap Yasağı’dır. Halkımızın kitabı ucuza alabilmesine sırf adi bir menfaat için engel olan; aydın geçinen bu fikir fedaileridir.…

  • Prof. Dr. Emre Kongar’a Açık Mektup

    Sayın Emre Kongar merhaba, Sizi gençlik yıllarımdan beri bilir, saygı duyar ve aynı zamanda severim. Aziz Nesin’i de severim. Aziz Nesin halkla iç içeydi ve halkın arasından hiç çıkmazdı. Çoğu kez sizi de onun yanında ve halkın içinde görürdük. O zamanlar gençtim ve sizi büyük bir aydın olarak görür gıpta ederdim. Kitaplarınızı ve köşe yazılarınızı okur konferanslarınızı takip ederdim.. Birkaç ay önce Azerbaycan’da idim. Baktım Aziz Nesin’in kitapları Azerbaycan diline çevrilmiş. Bakü’de kitapevlerinin vitrinlerinde duruyor. Göğsüm kabardı çok gururlandım. Necip Fazıl’ı da o vitrinde görseydim yine aynı hisleri duyardım. Bazıları her şeyde ve herkeste bir kötülük arar. Ben bunun tam tersi olarak her şeyde ve herkeste bir güzellik aramaya çalışırım.…