Sözcü gazetesinde hırsız var!..
Efendim; Sözcü gazetesindeki hırsızıma yazdığım şu açık mektubuma başlamadan önce bir açıklamada bulunayım. Bilindiği üzere yazılı basında ve medyada boy gösteren çok sayıda fikir fedaisine sahibiz. Hemen her konunda uzman geçinen ne allame tipler türedi. Fikir fedaileri hiç ara vermeden çalışıyor, çalıyor, çırpıyor!.. Başkalarının eserlerinden bilgi aşırmak suretiyle köşe dolduranların da sayısı çok. Bu yazılar bir süre sonra kitap haline gelip marketlerde de karşımıza çıkıyor.
2005 tarihli, Şahabettin Harput imzalı FETÖ Kitap Yasağı, sayesinde dönen dolap; fikir fedailerinin velinimetidir. 1, 2 liralık baskı bedelli kitapları; 25, 30 liradan okura satmanın teminatı FETÖ Kitap Yasağı’dır. Halkımızın kitabı ucuza alabilmesine sırf adi bir menfaat için engel olan; aydın geçinen bu fikir fedaileridir. FETÖ Kitap Yasağı konusunda vicdanlarını sessize almış durumda olan aydınlara da yazıklar olsun.
Hırsız fikir fedailerine gelince. Hemen belirteyim ki; bu hırsızları yakalamak çok kolay. Bunun birçok yöntemi var. Efendim bir örnekle izah edeyim. Şöyle ki; bir fikir fedaisine rastladınız diyelim. Sergilediği fikre baktınız; kendisine birkaç numara büyük gelmiş. “Ne kendi kurabilir böyle bir cümleyi, ne de kendi bulabilir böyle önemli bir bilgiyi bu herif” diye işkillendiniz. Günün birinde böyle bir fikir fedaisinden şüphelendiniz. İşin aslını öğrenmek isterseniz çok kolay.
Ben şöyle yapıyorum. Şüphelendiğim yazıdaki cümleden; üç beş kelimelik, bir cümle parçası kopyalıyorum. İki başına tırnak koyup, yapıştırıyorum Google Books’a. Basıyorum ara tuşuna. Şak diye ortaya çıkıyor sonuç. Çalıntı yapılan kitabın ve iğfal edilen eserin künyesi, sayfa numarasına kadar ortaya çıkıyor. Sonrası kolay. İlgili kitabı raftan indirip incelemek kalıyor geriye. Bilim adamı, aydın geçinen ne hergeleler yakaladım bu yöntemle. Kaynak zikretmeden eser sahibinin rızasını almadan, babasının malı gibi almış, çalmış kendine mal etmiş. Google Books’a kendi kitaplarım da dahil olmak üzere milyonlarca kitap yüklü. Tavsiye ederim mutlaka deneyin efendim. Yakalarsınız siz de mutlaka bir hergele.
Gelelim açık mektuba:
Bay Pipo, basılmamış Nuri Killigil adlı eserimden çalıntı yapmışsın. Bir gün dostlarım arayıp haber verdi, bir de baktım Sözcü’de tam sayfa haber: “Bir unutulan isim: Nuri Killigil” Helal olsun. Herkes unutmuş da bir sen hatırlamışsın. Bravo sana. Rahmetli Nuri Paşa’ya bir mezar taşı yapılsın amacıyla basılmamış eserimin yaklaşık elli sayfasını yayınevimizin internet sitesinde sergilemiştim. Yazılı basında da haber yaptırmıştım. Nereden bileyim hırsıza uğursuza yem olacak. Çok kötü çalmışsın. Asabım fena bozuldu. Bir yerlerde sakın karşıma çıkma. Sen Mit’ten çıktıysan, ben de İzmit’ten çıktım. Fena bozarım.
Neyse ki Allah’a şükür, sahip çıkıldı çağrıma Nuri Paşa’nın mezar taşı da oldu. 67 yıldır kılınmayan cenaze namazı da kılındı böylece. İnşallah kısa bir süre sonra fabrikasının havaya uçtuğu yere abide koyulacak. Şehitlerimizin adları yazılı abidenin yanı başında Azerbaycan ve Türkiye bayrakları birlikte dalgalanacak. Her yıl 2 Mart günü burada anma töreni gerçekleşecek.
Bak Pipo, çalıntı yaptığın esere tam 17 yıl emek verdim. Kafa patlattım. Çok da para harcadım. Sahaf ağabey ve kardeşlerimin çoğu şahittir çektiğim çileye. Bütün bu yorucu çalışma yayınlanmamıştı henüz. Emek verip ortaya çıkardığım çalışmamdan çalıp; salça yapmışın tam sayfana. 8 Mayıs 2016’da çıkmış senin çalıntı haber. Oysa bu tarihten tam bir buçuk ay sonra basabildim güç bela eserimi. Bu suç diğer intihal ve çalıntı suçlarından daha büyüktür. Kanunu aç da bak feleğin şaşar. Nuri Killigil kitabımın “787-792” sayfalarında “Sözcü gazetesinde hırsız var!…” başlığı ile çalıntı hadisesi zikredilmektedir.
Şöyle yazmışım kitabımda: “Türkiye’de intihâlin tarihi yazılsa herhalde başıma gelen bu hırsızlık bir ilk olarak tarihe yazılır. Hırsıza kilit dayanmaz derler. Engel olmak mümkün değil. İlle de çalacak. İyi de kardeşim. Madem ki kitabımdan çalacaksın. Biraz bekle kitap basılsın öyle çal. Henüz basılmamış kitaptan çalmak olur mu? Soner Yalçın kitabımdan izinsiz olarak aldığı bilgileri kendisine mal etmek suretiyle yayımlamış. Elbetteki bu çok aleni ve açıkça yapılmış adi bir hırsızlıktır. Çok ayıp!.”
Bay Pipo, yaptığın hırsızlık suçunun cezası çok yüksek. Ancak yasal hakkımı kullanmaya henüz karar vermiş değilim. Hem sana hem de Sözcü’ye dava açmayı düşünüyorum. Bilmem ki ne der sayfadaki dostlarım? Küçük bir referandum yapayım. “İşine gücüne bak, boş ver uğraşmaya değmez” mi çıkar?. “Alın terini ve emeğini hırsıza uğursuza kaptırma ver mahkemeye” mi çıkar?. Orasını ben bilmem. Sandıktan ne çıkarsa ona göre davranırım.
Bay Pipo, Atatürk’ten yadigar iki savaş kahramanına iftira atmışsın. Şakir Zümre’nin torunu, değerli Ahmet ağabeyim, yaptığın yalan haberi tekzip etmiş. Gönderdiği yazıyı köşene koyma nezaketi göstermemişsin. Şakir Zümre ailesini de çok fena üzmüşsün. Açılacak dava da kazanma şansın sıfır. Yaptığın hakaretler ve attığın iftirayı kitabımın “787-792” sayfalarında belgelemiştim.
Bay Pipo, benden sana nasihat. Başkasının tarağı ile saç taranmaz. Çok fena kepek yapar. Kimin tarağı ile saçını tararsan tara beni ilgilendirmez. Bana ait eserlere bir daha sakın el atma. Millet düşmanlığı yapma, Atatürk’ü kullanma, hırsızlık yapma, iftira atma, yalan yazma, intihal ve çalıntı yapma, komplo teorisi yapma, piyon kullanma! İnsanlara hırsız yaftası yapıştırmadan önce; kendi yaptığın hırsızlığı teşhir et köşende.
Araştırmacı yazar
Atilla Oral